2 Kasım 2007 Cuma

Fotoğraflar, İçindekilerin Ölümüyle Solmaya Başlar [Sombahar, Sayı 11, Mayıs-Haziran 1992]

Fotoğraflar, İçindekilerin Ölümüyle
Solmaya Başlar [Sombahar, Sayı 11, Mayıs-Haziran 1992]

“Anılarında olgunlaşır kişi”*

Benim ülkemde sözcükler sözcüklerde gizlidir gündüzler gecelerde
hürriyet ve meşrutiyet, han ve otellerde.

İncirin dalları evreni örtmek için sessizliğin gemini çözünür
Akide şekerlerinde Cevdet ustanın lezzeti, halâ Talat’ın damağında gezinir.
Mektupların bir hürriyet, bir incir dalı kırığı, bir de Cevdet ustanın
körüğünün sıcağı
“Acımın yaşını gözbebeğime sindim, mendilimi Berlin’in zencefre suyuna
bir de şu hasret bitse derim hani. Bir de şu otellerin suskusu.”

Yağmurlar eskir bir gurbet avında, bir gece kahvesinin camında
Birer birer süzülür türkçe aşklar, hüzünler.
Ve sen Talat’ın oğlu Talat! bir gurbet küskünlüğünle
Revolverinin topuzunu atarsın çağlayan ırmakların kahrına.
Üzümü Berlin, hüznü türk bir şarap ardın sıra
Dökülür ıslak taşların kasvetine caddelerin, ara sokakların
Böğründe bir özlem, bir hasret buğusu yükselir göklere.
Gökler peygamberlerin süt liman kenti gözlerinde
Göklere dalar bakışların, sanki bir sıcaklık
Sanki bir esinti gelecekmişcesine uman bakışların dağılır bu dinginlikte
Bir bilge suskunluk kaplar yüreğini, usul usul
Gurbet paltonu omuzlarsın
Evlerin sıcağı, yolların soğuğu katmer katmer
Birikir bursa ipeği gömleğinde.

Masanın üzerine usulca koyuyor yüreğinin fotoğrafını: Baba ve oğul, yan
yana
birbirini kucaklamış bir ağaç:
gövdesi osmanî, dalları cumhurî
bir hüzün.
















* Talat Paşa’nın bir mektubundan.

Hiç yorum yok: