2 Kasım 2007 Cuma

Simgelerin Ölümü [Sombahar, Sayı 18, Temmuz-Ağustos 1993]

Simgelerin Ölümü [Sombahar, Sayı 18, Temmuz-Ağustos 1993]

Şafak karanlığı böler, düşler çözünemeden yine dalar o balçık denize
Bir aynanın sırtı olur düşleğimizde gizlediğimiz,
Gömdüğümüz anılar,
acılaşır yuvalarında,
ve zaman evren dışıdır, yerlemsizdir gizleğimizde, de
unutulur
köpüklü su kıyılarında, katı
kar taneleridir.
Yüreğimiz dingin bir kırağıya çalar o bitimsiz günbatımı ağrılarında.
Artık gövdemize yadıldır çaylaklar, da
göçerler bir başka balçığın kıyılarına.
Şimdi, ıssızdır bozkır. Çürümüş güz otları sarışın düşerler
toprağa, bir yeni güz doğurmağa.
Ardımızda, bıraktığımız solgun bir anıdır yuvasını kuracak kadar
geçmiş biriktiremediğimiz aşk.
-Yasını tuttu, diyecekler benim için. O kadar!

Hiç yorum yok: